TCK’ya Göre Malın Değerinin Azlığı Nedir?

yazar:

kategori: ,

TCK’ya göre, Malın Değeri kavramı, ceza hukukunda önemli bir yere sahiptir ve malın nitelikleri açısından belirleyici bir rol oynar. Bu bağlamda malın değerinin azlığı, hukuki değerlendirmelerin yanı sıra ceza indirimlerini de etkileyebilir. Gerek tanım, gerekse kriterler açısından ele alındığında, malın değerinin azlığının belirlenmesi, somut olaylara dayalı olarak Yargıtay kararları ışığında netlik kazanır. Bu yazımızda, malın değerinin azlığı ile ilgili tanım, anlam ve örnekler üzerinden TCK kapsamında nasıl uygulandığına dair detaylı bir inceleme gerçekleştireceğiz.

TCK Kapsamında Malın Değeri Nedir?

TCK’ya göre, malın değeri; bir ekonomik varlığın piyasa koşullarındaki parasal veya maddi karşılığıdır. Bu kavram, hırsızlık, zimmet ve yağma gibi suçların yasalaştırılmasında kritik bir rol oynamaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, suçun unsurlarını tanımlarken, malın değerini değerlendirmekte ve ilgili suçlarda ceza miktarını belirlerken önemli bir kriter olarak kullanmaktadır.

Malın değeri, ekonomik koşullar ve piyasa dinamikleri göz önünde bulundurularak, hâkim tarafından belirlenir. Dolayısıyla, suç tarihindeki brüt asgari ücret gibi ölçütler, değerin tespitinde sıklıkla kullanılır. Ayrıca, malın değeri az olduğu durumlarda, faile uygulanacak ceza miktarında indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten vazgeçme imkânı da sağlanmaktadır. Bu bağlamda, malın değerinin belirlenmesi yalnızca bir hukuki süreç değil, aynı zamanda toplumsal adaletin sağlanmasında da kritik bir unsurdur.

Malın Değerinin Azlığı: Tanım ve Anlamı

Malın değerinin azlığı, hukuki bir terim olarak Türk Ceza Kanunu’nda çeşitli suçlar açısından önemli bir kavramdır. TCK’nın 145. maddesinde, hırsızlık suçu kapsamında malın ekonomik değerinin düşüklüğü durumunda cezada indirim yapılabileceği ifade edilmektedir.

Bu durum, malın parasal değeriyle ilişkilidir ve ceza yargılaması sırasında dikkate alınır. Değerin az oluşu, yalnızca maddi bir sınırla değil, aynı zamanda eylemin özelliği ve mağdurun durumu üzerinden de değerlendirilmelidir. Malın değeri, somut olayın koşullarına göre objectiv bir şekilde belirlenmelidir; yani yalnızca hırsızın ya da mağdurun bakış açısıyla değil, genel ekonomik şartlarla da ilişkilendirilmelidir.

TCK’nın bu çerçevedeki düzenlemeleri, failin suça konu olan mal üzerinde daha kapsamlı bir iç değerlendirme yaparak ceza uygulamasında adaletin sağlanmasını amaçlamaktadır. Dolayısıyla, malın değerinin azlığı, sadece indirim nedeni değil, aynı zamanda ceza hukukunda adaletin sağlanmasına yönelik bir araçtır.

TCK’ya Göre Malın Değerinin Azlığını Belirleyen Kriterler

TCK’ya göre malın değerinin azlığı, cezai sorumluluk durumunu etkileyen önemli bir unsurdur. Bu değer azlığını belirleyen birkaç kritere dikkat edilmelidir:

  1. Piyasa Değeri: Malın, genel ekonomik koşullara göre belirlenen piyasa değeri, azlık durumunun tespitinde öncelikli kriterdir. Yargıtay, ekonomik genel ölçütleri dikkate alarak karar vermektedir.
  2. Miktar ve Cins: Malın miktarı ve cinsi de önem taşır. Eğer fail, acil ihtiyacı olan bir maldan daha çok miktarda alabilecek durumda olup, sadece az miktarını alıyorsa bu durum azlık kriterine yansır.
  3. Olayın Koşulları: Suçun işlendiği anın koşulları, failin niyeti ve davranış biçimi de kriterler arasındadır. Failin, daha fazla miktar alabilecekken sadece gereksinimi kadarını alması, değer azlığını belirlemede etkili olur.
  4. Ekonomik Kriterler: Malın değeri belirlenirken, o malın toplumdaki ekonomik karşılığı ve zararın boyutu gibi faktörler de değerlendirilmelidir.

Bu kriterler, hakimlerin malın değerinin azlığına ilişkin karar verme sürecinde büyük önem taşımaktadır. Yargılama sürecinde bu unsurların dikkate alınması, adaletin sağlanmasına katkı sağlar.

Malın Değerinin Azlığına İlişkin Örnekler

Malın değerinin azlığı, Türk Ceza Kanunu’nda belirli durumlar için ceza indirimine yol açabilir. Örnek 1: Hırsızlık suçu işleyen bir birey, mağdurun cebindeki 10 TL’yi almışsa, bu durum malın değerinin az olduğu anlamına gelir. Eğer aynı kişi, daha fazlasını alabilme olanağına sahipken sadece 10 TL almışsa, hakim bu durumu değerlendirerek cezada indirim yapabilir.

Örnek 2: Yağma suçu kapsamında, mağdurun elindeki 50 TL değerinde bir malı zorla alan bir sanık, malın değerinin az olması nedeniyle ceza indirimi talep edebilir. Eğer bu mal, mağdurun toplam varlıklarının neredeyse tamamını oluşturuyorsa, hakim bu durumu da göz önünde bulunduracaktır.

Örnek 3: Zimmet suçu işlendiğinde, eğer kamu görevlisi, zimmetine geçirdiği malın değeri 100 TL ise ve bu mal diğer benzer mallara göre piyasa koşullarında düşük bir fiyata sahipse, yine ceza indirimine gidilebilir. Bu tür örnekler, mahkeme kararları ile somut bir hale getirilen malın değerinin azlığı kavramının nasıl uygulandığını göstermektedir.

TCK Kapsamında Uygulama Örnekleri ve Yargı Kararları

TCK’ya göre malın değerinin azlığının ceza indirimi üzerindeki etkisini somut örneklerle açıklamak önemlidir. Örneğin, bir hırsızlık davasında, suçlu sadece 10 TL değerinde bir para almışsa, bu durumda ceza mahkemesi malın değeri az olduğu için cezada indirim yapma hakkına sahip olabilir. Yargıtay’ın 2021/22023 ve 2021/20658 E. sayılı kararlarında, malın ekonomik değeri ve olayın koşullarına göre hırsızlığın değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Başka bir örnek vermek gerekirse, bir yağıma suçu işlemekte olan failin, 100 TL değerinde bir malı zorla alması durumunda, eğer malın piyasa değeri 30 TL olarak belirlenmişse, hâkim yine ceza indirimine gidebilir (TCK 150/2). Yargıtay, bu tür durumlarda her hâkimin somut olayın özelliklerini dikkate alarak karar alması gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda, ceza indirimine ilişkin Yargıtay kararları, adaletin yerinde uygulanması açısından kritik öneme sahiptir.

Dolayısıyla, malın değerinin azlığını gösteren somut veriler, mahkemelerin takdir yetkisiyle birlikte, belirli sebeplerle ceza indirimine gitmesi için önemli bir dayanak oluşturur.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir